top of page
Yazarın fotoğrafımindfulTALKS

Vidyamala Burch'ün Hikayesi

Güncelleme tarihi: 7 Ara 2020

Noel tatili için Yeni Zelanda, Wellington'daki ailemin evini ziyaret ettiğimde henüz yirmi üç yaşına basmıştım. Yeni yıl sabahının erken saatlerinde bir arkadaşımın pencereme vurma sesiyle irkildim. Yaşadığım Auckland'a doğru gideceğini söyledi ve beni de davet etti. Hala önceki geceki kutlamalardan dağılmış haldeyken sessizce dışarı çıktım, aileme bir not bıraktım ve arabanın yolcu koltuğunda uyuyakaldım.


Sonrasında hatırladığım şey, parçalanmış bir arabanın içinde mahsur kaldığımdı ve Tim'in yanımdaki kanlı yüzü... Direksiyonda uyuyakalmıştı ve bir telgraf direğine çarpmıştık. Omzum ağrıyordu, boynum ağrıyordu, kolum ağrıyordu… ve sırtım korkunç bir şekilde ağrıyordu. Acının yanı sıra, arabada Tim'in ağlamasının ardındaki seslerin ve kendi çığlığımın sesini hatırlıyorum.


Hastaneye ulaştığımda, bana köprücük kemiğimin kırıldığı, omurgamın incindiği, beyin sarsıntısı ve diğer yaralanmalarım olduğu söylendi. Ancak zamanla bunlar endişelerimin en küçüğü olacaktı, çünkü altı yıl önce yaşadığım ve iki büyük ameliyatı gerektiren ciddi bir omurga yaralanmasını daha da ağırlaştırmıştım. X-ışınlarının araba kazasının omurgamın ortasını da kırdığını göstermesi iki yıl daha sürecekti. Kronik ağrı olmadan yaşamak için sahip olduğum tüm şanslar yok olmuştu.


Bazen çok şiddetli olan ağrı, yıllarca hayatımın merkezi bir özelliği olacaktı. Kazadan birkaç ay sonra, film editörü olarak işe geri döndüm, ancak omurgam ağrıyordu, acı vericiydi. Ve kendimi fiziksel ve duygusal bir zorlanmalar ile çalışırken buldum. İki yıllık mücadelenin ardından yorgun düştüm ve çöktüm. Aylarca yataktan kalkacak gücüm yoktu. İşler daha da kötüleşti ve felçli bir mesane de dahil olmak üzere ciddi komplikasyonlarla yoğun bakıma girdim: Bu hayatımın en korkutucu dönemiydi ve tüm deneyim beni durup her şeyi değerlendirmeye zorladı.


En şiddetli zaman hastanede geçen uzun bir geceydi. Deliliğin kenarında kendimi kazığa oturtmuş hissettim ve sanki içimde iki ses konuşuyor gibiydi.

Biri, 'Buna dayanamıyorum. Delireceğim. Sabaha kadar buna dayanmamın imkanı yok.

Diğeri cevap verdi: Buna katlanmak zorundasın; seçeneğin yok.

Sanki her saniye gittikçe sıklaşan bir şekilde tartışıyorlardı. Sonra aniden, kaostan yeni bir şey çıktı. Güçlü bir netlik hissettim ve üçüncü bir ses şöyle dedi: "Sabaha kadar geçmek zorunda değil, sadece şimdiki anda geçmek zorunda…"


 

Bu farkındalık, deneyimimi dönüştürdü. Üçüncü sesin söylediği gerçeği anladığımda bedenimdeki gerilim genişlemeye başladı. Biliyordum, (mental olarak değil) kemiklerimin iliğinde, hayatın her seferinde yalnızca bir an ortaya çıkabileceğini; Şimdiki anın yönetilebilir olduğunu gördüm ve bu bilginin getirdiği güveni hissettim. Korku içimden süzüldü ve rahatladım.


 

Ertesi gün hastane papazı - derin bir nezaket adamı - beni ziyaret etti. Yatağımın yanına oturdu, elimi tuttu ve mutlu olduğum bir zamanı hatırlamamı istediği bir imajinasyonda bana rehberlik etti. Yüksek dağların güzelliğine aşık kaygısız bir genç olarak, zihnimi Yeni Zelanda'nın Güney Adası'ndaki tatillere götürdüm. Bu sayede, bedenim yaralanmış olmasına rağmen zihnimin hala bir bütün olduğunu ve huzuru deneyimleyebileceğimi derin bir keşif yaptım. Bu, benim için Mindfulness’a eşlik eden sakin zihinsel berraklığın ilk tadımıydı.


İşkencemin çoğunun, şu anda gerçekte deneyimlediğim şeyden çok geleceğe yönelik korkumdan kaynaklandığını fark ettim. Gelecekteki acımı ve endişemi önceden hissediyordum ve aynı zamanda şu anki acıyla başa çıkmak zorundaydım. Acımı gereksiz yere çoğaltıyordum. Ne olduğunu anlamadan, olağanüstü bir şeyin başladığını biliyordum. Düşüncelerim ve hislerimde yankılanan içgüdüsel bir deneyimdi - ve özgürlüğün tadı vardı...


Acımı azaltmak için zihnimi nasıl kullanabileceğimi araştırmak için derin bir arzuyla hastaneden ayrıldım. Düzenli olarak meditasyon yapmaya başladım ve yavaş yavaş daha mutlu oldum. Bu, 1997'de işler daha da kötüye gittiğinde çok daha iyi başa çıkabildiğim anlamına geliyordu. Bağırsağım da felç oldu ve kısmen paraplejik(belden aşağısı felçli) hale geldi ve dolaşmak için koltuk değneği ve tekerlekli sandalye kullanmaya başlamak zorunda kaldım. Birkaç yıl sonra alt omurgamı yeniden inşa etmek için başka bir büyük ameliyata ihtiyacım vardı. Bu sefer çok daha sakindim: aradan geçen birkaç yıl sonra cerrahı gördüğümde, yeni metal işçiliğinin (metalwork) ne kadar iyi dayandığına şaşırdı. Bunun nedeni, mindfulness’ın, bedenime - ve yeni metal omurgama – bakım vermeme yardım etmesiydi. En kötü zamanlarımda nasıl mücadele ettiğimi tekrar düşündüğümde, ciddi kazalar ve hastalıklarla baş edenlere ulaşmak ve onlara yardım etmek istediğimi biliyordum.


Bu yüzden öğrendiğim her şeye dayanarak bir mindfulness programı geliştirmeye karar verdim. Ana öğretmenlerimden biri Mindfulness-Based Stress Reduction (MBSR) geliştiricisi ve Massachusetts Üniversitesi Tıp Merkezi Stres Azaltma Kliniğinin kurucusu Dr. Jon Kabat-Zinn'di: Jon bana çok şey öğretti ve kronik ağrı ve hastalıktan muzdarip olanlara mindfulness’ı öğretmek için Breathworks'ü kurma hayalimi teşvik etti.


Breathworks'te Mindfulness Temelli Ağrı Yönetimi (MBPM) programını geliştirdik. Başlangıçta insanların kazaların ve hastalıkların sonrasındaki etkileriyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için tasarlanmış olsa da stres, anksiyete ve depresyon gibi zihinsel ağrılar için de son derece iyi çalışıyor. MBPM şu anda İngiltere de dahil olmak üzere dünya çapında on beşten fazla ülkede, Avrupa ve Avustralya'da birçok merkezde mevcuttur. Breathworks artık ağrı, hastalık ve bunlara eşlik eden stresi yönetmede mindfulness kullanımlarını öğreten ve araştıran uluslararası organizasyon.


1977'de omurgamı ilk yaraladığımdaki kendime bir dönüp baktığımda, sanki bir mucize olmuş gibi. Artık engelime rağmen zengin ve doyurucu bir hayatım var. Yine de ağrı kesici almak zorundayım, fakat hayatımın mindfulness öncesindeki günlerine göre çok daha düşük bir dozda. Yine de dolaşmak için koltuk değneği ve tekerlekli sandalye kullanmam gerekiyor (tabii ki mindfulness parçalanmış bir omurgayı tamir edemez). Ama durumumla barış içindeyim, büyük ölçüde ikincil acılardan arınmış harika bir hayatım var. Mindfulness bana bu paha biçilmez hediyeleri verdi.


Burch, V., & Penman, D. (2013). Mindfulness for health: a practical guide to relieving pain, reducing stress and restoring wellbeing. Hachette UK.


Bu yazı, “Mindfulness For Health: A Practical Guide To Relieving Pain, Reducing Stress And Restoring Wellbeing” kitabından türkçeye çevrilmiştir.



548 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 comentario


ozge.solak
04 ene 2022

Ne zorlu bir hayat ve ne harika bir dönüşüm hikayesi. Kronik rahatsızlıklar, orada olup bize defalarca sesini duyurmaya çalışan zamanla alıştığımız görmezden geldiğimiz hayat yolculuğundaki hatırlatıcılar bence. Dönüşüm onun olduğu gibi olmasına izin verinceye kadar da olmuyor diye düşünüyorum. Onlar bu dünyaya gelmeden önce bizim kendimize uyanışımız için verdiğimiz bir hediye galiba. İçindeyken cehennem, dönüştüğünde fırtına ortasındaki sessizlik :) Umarım bundan sonra insanlık acılar çekmeden farkındalıkla dönüşüm gerçekleşir.

Me gusta
bottom of page